aşkın kimyası ve savaşlar

Kayıt tarihi : 08/08/08

Hani lisede hepimiz kimya dersinde bazı elementleri, maddeleri biliriz, atomdan yeni maddeler üretildiğini ve atomun daha küçük parçacıkları olan nötron ve protondan atom-kimyasal ve nötron bombalarının yapılıp binlerce insanların canına mal olduğunu ve mal olacağını da biliyoruz.

Ve ayrıca tarih derslerinde devletlerin nice nice savaşlar yaptıklarını ve insanları öldürdüklerini de biliriz, ama bu savaşların aslında ne için yapıldıklarını biliyor muyuz? sanırım çok yetersiz bir bilgimiz var bu konuda. Peki şunu biliyor muyuz?: Tarihteki tüm savaşların ve hatta şu anki kavgaların temelinde de aşk ve kadının olduğunu biliyor muydunuz? nasıl mı?

Erkek egemen bir dünya düzeni olduğu için- belki bir sonraki dünya kadın egemen olabilir, en azından eşit olur- erkekler tüm güçlerini kadını elde etmeye çalışır. Aşık olduğu kadını elde edemeyen erkek çıldırır, başkasına kaptırma kıskançlığı içinde erir, bunu önlemek için güce başvurur. hırçınlaşır, kabalaşır, kimseyi tanımaz olur. Fransız komutan Napolyon aşık olduğu kadın, jozefin için tüm avrupayı birbirine katmadı mı? osmanlı padişahlarının çoğunu kadın yönetiyordu, Hitler, kadına yenildi ve insanları katletti...

Aşkın gücü bu kadar mı? aşkın gücü? intiharlar-batman intiharları-töre cinayetleri, bunalımların çoğu aşkın gücünün daha doğrusu aşkın kimyasının önlenemez direncidir. aşkın karşısına engel çıkmaz, çıkamaz. bu yüzden 'aşkın kimyası' deyimi dikkate alınması gereken bir durum. hayatımızın çoğunu, hele gençliğimizin çoğunu aşkın kimyasını çözmekle geçmiyor mu?

Peki aşka bu kadar bağlılık, ve aşkı bu kadar önemsemek doğru mudur? dizginlenmeyen aşk insanı mademki uçurumların eşiğine getirip aşağı sürüklüyorsa ve nice beyazı kırmızıya boyatıyorsa o zaman aşka biraz daha dikkatle yaklaşmak gerektiğini düşünüyorum. hayatın öznesi değil de nesnesi haline getirirsek ya da aşkı bir amaç değil de araç haline getirirsek o zaman bu kimyayı daha rahat anlayabileceğiz. Dicle