İnTeRNeT TeKNoNoJi KuRuMLaRı FoRMu
Merhaba arakadaşlar iletişim için
lütfen üye olunuz
İnTeRNeT TeKNoNoJi KuRuMLaRı FoRMu
Merhaba arakadaşlar iletişim için
lütfen üye olunuz
İnTeRNeT TeKNoNoJi KuRuMLaRı FoRMu
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

İnTeRNeT TeKNoNoJi KuRuMLaRı FoRMu

..::Bir Forum Olmakla --261-- SeRuVeNCiNiN meKaNıYıZ::..
 
AnasayfaAnasayfa  GaleriGaleri  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

Nukleer Enerjİ

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
Yazar Mesaj
UmuT-21
!!..WeBMaSTeR..!!
!!..WeBMaSTeR..!!
UmuT-21
Erkek
Yaş : 35
Kayıt tarihi : 08/12/07
Mesaj Sayısı : 2051
Bulunduğunuz İl : Önemli olan burda olmak
Meslek/Hobi : Öğrenci
Tuttuğunuz Takım : Adminin takımı olmaz(en azından burda)

Nukleer Enerjİ Vide
MesajKonu: Nukleer Enerjİ Nukleer Enerjİ EmptyOcak 12th 2008, 00:12

NUKLEER ENERJİ :.
1. ENERJİ

Enerji, ekonomik ve sosyal kalkınma için temel girdilerden birisi durumundadır. Artan nüfus, şehirleşme, sanayileşme, teknolojinin yaygınlaşması ve refah artışına paralel olarak enerji tüketimi kaçınılmaz bir şekilde büyümektedir. Günümüzde, kişi başına enerji tüketimi veya daha doğru olarak, bir birim enerji tüketimi ile sağlanan üretim ve refah seviyesi, ülkelerin ve milletlerin bir gelişmişlik göstergesi olarak kullanılmaktadır.

2. ATOM, MOLEKÜL, TEPKİME

Atom: Bir elementin kimyasal özelliklerini taşıyan en küçük parçasına atom denilmektedir. Evrende bilinen bütün maddeler (kozmik madde, yüksek enerjili madde ve anti madde hariç), pozitif yüklü bir çekirdek ve etrafında dönen negatif yüklü elektronlardan oluşan yaklaşık 100 farklı atomdan meydana gelmektedirler.
Atomun çekirdeği ise nükleon olarak adlandırılan ve yaklaşık elektronlara göre 2000 kat daha ağır olan, artı yüklü proton ve yüksüz nötronlardan oluşmaktadır. Dolayısıyla bu üç parçacık, etrafımızdaki sonsuz çeşitlilikteki maddenin temel yapı taşlarıdır. Şu andaki bilgilerimize göre elektronlar, kendilerini oluşturan alt parçacıklar olmadığından temel parçacık olarak kabul
edilirler, nükleonlar ise, elektronun "-1" yüklü olduğu varsayıldığında, "+2/3" veya "-1/3" elektrik yükünde olan quark adı verilen üç alt parçacıktan oluşmuşlardır.

Molekül: Doğada atomlar genellikle elektronlarını paylaşarak daha kararlı enerji seviyelerinde bulunmak amacıyla başka atomlarla molekülleri oluştururlar. Bir elementte aynı cins atomlar tek olarak veya moleküller halinde bir aradadır.

Kimyasal Tepkime: İki veya daha fazla sayıda madde bir araya geldiğinde, moleküllerdeki atomların aralarında yeniden düzenlenmesine kimyasal tepkime denir. Bu sırada elektronların paylaşılması da değişir. Kimyasal tepkimelerin bir özelliği, ilgili atomların çekirdeklerinde bulunan parçacık sayısının tepkime sırasında değişmemesidir.

Çekirdek Tepkimesi: Kimyasal reaksiyonların aksine, atomların çekirdeklerinde bulunan parçacıların kendi aralarında oluşan veya dışardan gelen bir etkiyle değişimleri sonucunda çekirdek tepkimeleri oluşur. Çekirdek tepkimesi sonucunda eğer proton sayısı değişiyorsa farklı bir elemente ait bir atom oluşmuş olur.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.intekfrm.com
UmuT-21
!!..WeBMaSTeR..!!
!!..WeBMaSTeR..!!
UmuT-21
Erkek
Yaş : 35
Kayıt tarihi : 08/12/07
Mesaj Sayısı : 2051
Bulunduğunuz İl : Önemli olan burda olmak
Meslek/Hobi : Öğrenci
Tuttuğunuz Takım : Adminin takımı olmaz(en azından burda)

Nukleer Enerjİ Vide
MesajKonu: Geri: Nukleer Enerjİ Nukleer Enerjİ EmptyOcak 12th 2008, 00:12

NÜKLEER ENERJİ

Nükleer enerji bir atomun çekirdeğinde gerçekleşen reaksiyonlar sonucu oluşan enerjidir. Çekirdek reaksiyonları genel olarak bir kütle kaybı ile gerçekleşir ve bu kütle kaybı da, 1905 yılında Einstein tarafından önerilen meşhur E=mc2 eşitliğine göre(E:enerji, m:kütle, c:ışık hızı) enerjiye dönüşür. Bu enerji olağanüstü büyüklükte bir enerjidir. Mesela 1 g kütle enerjiye dönüşürse, 22x109 kcal’ye eşdeğer bir enerji açığa çıkar ki, bu enerji yaklaşık olarak 2500 ton iyi kaliteli kömürün (ısı değeri 8 000 kcal/kg) verebileceği enerjiye veya 20 ton TNT’nin patlamasıyla açığa çıkan enerjiye eşittir.

İlk Nükleer Gücü Kim Keşfetti?

1905 yılında Einstein meşhur E=mc2 formülü ile fisyon sonucu açığa çıkabilecek enerji konusunda öngörüde bulunmuştu. Daha sonra 1930 yılında bu öngörü deneysel olarak Otto Hahn, Lise Meitner ve diğerleri tarafından doğrulandı. Dünyanın ilk insan yapısı nükleer reaktörü 1942 yılında Enrico Fermi’nin yürüttüğü bir proje sonucunda Amerika Birleşik Devletleri’nin Chicago, Illinois kentinde kuruldu.
Elektrik üreten ilk ticari nükleer güç sanralı Shippingport, Pennsylvania’da (ABD) kurulmuş ve 1957’de işletmeye girmiştir. Fisyon kullanılarak üretilen ilk elektrik ise, Aralık 1951’de Arco, Idaho’daki Deneysel Üretken Reaktöründe elde edilmiştir.

Kütle Kaybı İle Oluşan İki Tür Temel Çekirdek Reaksiyonu Vardır:
a. Çekirdek Füzyonu (çekirdek birleşmesi)
Füzyon, hidrojen(1H) gibi hafif çekirdeklerin birleşerek daha ağır çekirdeklere(2He) dönüşmesidir. Bu sırada % 0,7 kadar fark kütle enerjiye dönüşür. Füzyonu henüz kontrollü ve sürekli olarak gerçekleştirmek mümkün olamamıştır. Güneş enerjisi füzyon ile üretilir ve hidrojen bombası da kontrolsüz füzyon olayına dayanır.

b. Çekirdek Fisyonu (çekirdek parçalanması)
Fisyon, toryum(90Th), uranyum(92U) gibi ağır çekirdeklerin, daha hafif çekirdeklere bölünmesidir. Fisyon ile elde edilen enerji, kontrollü olarak reaktörlerde yani nükleer santrallerde, kontrolsüz olarak da atom bombasında kullanılmaktadır.
Çekirdeğinde 92 proton ve 143 nötron bulunan bir uranyum-235 çekirdeğine bir nötron girdiğinde, aslında çok kararsız ve her an patlamaya hazır durumda olan radyoaktif çekirdek iki parçaya bölünür:

Çekirdek Parçalanması (Fizyon)

Her bölünmeden ortalama 2,5 tane nötron açığa çıkar. Bu nötronlar komşu çekirdekleri fisyona uğratarak zincirleme reaksiyona yol açarlar. Olay, bir noktasından tutuşturulan barutun tüm kütlesinin aniden yanması gibidir. Kontrollü fisyonda hafif su, ağır su, grafit, berilyum, berilyum oksit gibi yavaşlatıcılar(moderatör) kullanılır. Atom bombasında ise hızlı nötronlar tüm uranyum kütlesini ani zincirleme reaksiyonla patlatır.
Zincirleme Reaksiyon
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.intekfrm.com
UmuT-21
!!..WeBMaSTeR..!!
!!..WeBMaSTeR..!!
UmuT-21
Erkek
Yaş : 35
Kayıt tarihi : 08/12/07
Mesaj Sayısı : 2051
Bulunduğunuz İl : Önemli olan burda olmak
Meslek/Hobi : Öğrenci
Tuttuğunuz Takım : Adminin takımı olmaz(en azından burda)

Nukleer Enerjİ Vide
MesajKonu: Geri: Nukleer Enerjİ Nukleer Enerjİ EmptyOcak 12th 2008, 00:12

4. RADYASYON VE RADYOAKTİVİTE NEDİR?

Radyasyon, dalga, parçacık veya foton olarak adlandırılan enerji paketleri ile yayılan enerjidir. Radyasyon, daima doğada var olan ve birlikte yaşadığımız bir olgudur. Radyo ve televizyon iletişimini olanaklı kılan radyodalgaları; tıbta, endüstride kullanılan x-ışınları; güneş ışınları; günlük hayatımızda alışkın olduğumuz radyasyon çeşitleridir.
Atom numarası 83 ‘den büyük olan ağır elementler kararsız oldukları için daha küçük atomlara dönüşürler. Bu parçalanma sırasında, çekirdekten parçacıklar ve enerji dalgaları ortaya çıkar. Bu yolla enerji veren elementlere radyoaktif elementler adı verilir.
Radyoaktif elementler temel olarak Alfa, Beta ve Gama olmak üzere, 3 ana tip enerji salınımında bulunurlar. Alfa radyasyonu, (+) yüklü parçacıklardan oluşur ve bir kağıt parçası tarafından durdurulabilir. Beta radyasyonu, elektronlardan oluşur. İnce bir alüminyum levha bu elektronları durdurmak için yeterlidir. Gama radyasyonu ise ışık hızında hareket eden enerji dalgalarından oluşmaktadır.
Alfa, Beta ve Gama radyasyonu aynı zamanda iyonlaştırıcı radyasyon olarak da adlandırılırlar. Bir başka deyişle, diğer atomların elektronlarını ayıracak yeterli enerjiye sahiptirler.
Bu tür radyasyonlar, maruz kalma süresine, radyasyonun şiddetine ve maruz kalınan vücut bölgesine bağlı olarak, hücreyi parçalayabilir, zarar verebilir veya herhangi zararlı bir etkisi olmadan geçip gidebilirler. İyonlaştırıcı radyasyonun insanlar üzerindeki etkisi Rem (röntgen insan eşdeğeri) veya Sievert birimiyle ölçülmektedir. Ancak son yıllarda Rem yerine Sievert (Sv) kullanılması standart hale gelmiştir. (100 Rem = 1 Sv).
5. ELEKTRİK NASIL ÜRETİLİR?
Elektrik, bakır gibi iletken bir telin manyetik bir alan içinde hareket ettirilmesi ile üretilir. Elektrik jeneratörü, bir manyetik alan içinde dönen sarılı iletken tellerde elektrik akımı üreten bir makinedir. Evlerimizde, iş yerlerimizde, endüstride gereksinim duyduğumuz büyük miktardaki elektrik enerjisini elde etmek için, elektrik jeneratörlerini döndürecek büyük güç santrallerine ihtiyaç duyarız.
Elektrik Üretim Yolları
Oluşan buhar ise elektrik jeneratörüne bağlı olan türbine verilir. Su buharı, türbin şaftı üzerinde bulunan binlerce kanatçık üzerinden geçerken daha önce üretilen ısıdan almış olduğu enerjiyi kullanarak, türbin şaftını döndürür. İşte bu dönme, jeneratörün elektrik üretmek için gereksinim duyduğu mekanik harekettir. Jeneratörde oluşan elektrik ise iletim hatları denilen iletken teller ile kullanılacağı yere gönderilir.
Türbinden çıkan, enerjisi diğer bir deyişle basınç ve sıcaklığı azalmış buhar ise yoğunlaştırıcı (kondenser) denilen bölümde soğutulup su haline dönüştürüldükten sonra, tekrar kullanılmak üzere santralın ısı üretilen bölümüne geri gönderilir.

Yoğunlaştırıcıda soğutma işini sağlayabilmek için deniz, göl veya ırmaklarda bulunan su kullanılır. Su kaynaklarından uzak santrallerde ise, uzaktan bakıldığı zaman geniş dev bacalara benzeyen soğutma kuleleri bulunur. Bu kulelerin üzerinde görülen beyaz duman su buharıdır.
Elektrik üretmek için kullanılan hidrolik santrallerde ise, barajlarda biriktirilen su, bir su türbinini üzerinden geçirilir ve türbine bağlı elektrik jeneratörü döndürülerek elektrik üretilir.

Yukarda bahsedilen bu yöntemler büyük miktarlarda elektrik enerjisini üretmek için kullanılırlar. Bunların yanı sıra rüzgar, güneş ve jeotermik enerji kullanarak da elektrik üretilmektedir. Ancak bu tür kaynaklardan üretilen enerji miktarı asıl ihtiyacımızı kendi başına karşılamaktan uzaktır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.intekfrm.com
UmuT-21
!!..WeBMaSTeR..!!
!!..WeBMaSTeR..!!
UmuT-21
Erkek
Yaş : 35
Kayıt tarihi : 08/12/07
Mesaj Sayısı : 2051
Bulunduğunuz İl : Önemli olan burda olmak
Meslek/Hobi : Öğrenci
Tuttuğunuz Takım : Adminin takımı olmaz(en azından burda)

Nukleer Enerjİ Vide
MesajKonu: Geri: Nukleer Enerjİ Nukleer Enerjİ EmptyOcak 12th 2008, 00:13

6. NÜKLEER GÜÇ SANTRALİ (REAKTÖRÜ)

Bir nükleer santraldeki sistemler diğer güç santralleri ile aynı mantıkla çalışırlar. Isı enerjisinin üretildiği kısımda elde edilen buharın türbin jeneratörünü döndürerek elektrik üretilmesi felsefesi, temel olarak nükleer santrallerde de aynıdır. Nükleer santraller, ısı üretmek için nükleer reaksiyonu kullandıkları ve bunun sonucunda çevreye salınmaması gereken radyoaktif maddeler ürettikleri için, bazı ek sistemler kullanırlar. Örneğin, bir çok nükleer santralde nükleer yakıtı barındıran yakıt tüpleri arasından ısınarak geçen su, doğrudan türbine gönderilmeyip, türbin için buhar üretilen ikinci bir çevrimi ısıtmak için kullanılır. Bununla ilgili sistemlere Birincil Sistem adı verilir.


1. Reaktör kalbi
2. Kontrol çubuğu
3. Reaktör basınç kabı
4. Basınçlandırıcı
5. Buhar üreteci
6. Birincil soğutma su pompası
7. Reaktör korunak binası
8. Türbin
9. Jeneratör (Elektrik üreteci)
10. Yoğunlaştırıcı
11. Besleme suyu pompası
12. Besleme suyu ısıtıcısı
İkincil sistem ise birincil sistemdeki ısıyı alarak türbin jeneratörünü döndürmek için gerekli olan buharın üretildiği sistemdir.
Her iki sistem de kapalı birer döngü oluşturmuşlardır.
Soğutma sistemi ise, ikincil sistem içinde yer alan yoğunlaştırıcıyı soğutmak için kullanılır. Bu sistemde, sıcaklığı yoğunlaştırıcıya göre daha az olan deniz, göl veya ırmaklardaki su kullanılır. Suyun bolca bulunmadığı yörelerde ise soğutma kulelerinden faydalanılır.
Nükleer santraller birincil sistemlerindeki farklılıklara göre değişik şekillerde adlandırılırlar. Şekilde görülen sistem, tipik bir "basınçlı su reaktörü"ne aittir. Dünyadaki 400 den fazla sayıda nükleer santralın yaklaşık olarak yarısı basınçlı su reaktörüdür. Basınçlı su reaktörlerinde, birincil sistem yaklaşık 150 atmosferlik bir basınç altında tutularak, içinde bulunan suyun yüksek sıcaklıklara kaynamadan çıkarılması sağlanmıştır.
Buna ek olarak "kaynar sulu", "basınçlı ağır sulu" reaktörler de en çok kullanılan nükleer santral tipleridir.
7. NÜKLEER SANTRALLER VE GÜVENLİK TEDBİRLERİ
Nükleer santrallerde, nükleer maddelerin çevreye bırakılmamasını ve aynı zamanda nükleer reaksiyon sonucunda oluşan ısının her durumda reaktörden alınmasını garantiye alacak şekilde birçok güvenlik önlemi alınmıştır. Nükleer maddelerin dışarıya salınmaması için kademeli koruma önlemleri, oluşan ısının alınması için ise yine kademeli ve yedekli sistem ve bileşenler bulunmaktadır.

Nükleer yakıt, seramik formunda, yaklaşık 1 cm çap ve yüksekliğinde silindirik parçaların art arda dizilmesiyle yine silindirik biçimde kapalı sızdırmaz tüpler içindedir. Bu tüplerin binlercesinin, aralarından soğutucu suyun geçmesine izin verecek şekilde bir araya getirilmesi ile de reaktör kalbi oluşturulmuştur. Bu kalp ise paslanmaz çelikten yapılan bir basınç kabının içinde bulunur (Basınçlı veya Kaynar Sulu reaktörlerde). Basınç kabı ve buna bağlı sistemler ise reaktör korunak binası adı verilen betondan yapılmış kubbemsi yapının içinde bulunurlar.
Dolayısıyla, yakıt içinde bulunan radyoaktif maddelerin dışarıya salınmalarını, seramik yakıt, yakıt tüpü, basınç kabı, çelik gömlek ve beton korunak binası, kademeli olarak engellemiş olurlar.
Nükleer santrallerin güvenliği için çok büyük paralar harcanır. Mesela Akkuyu’da kurulması planlanan nükleer santralin güvenliği, santralin maliyetinin % 40’ı kadardır.

8. NÜKLEER ENERJİ VE ÇEVRE
Nükleer enerji, çevre göz önüne alındığında birçok üstünlüğe sahiptir. Karbondioksit üretmediği için çevresel olarak en önemli problemlerden biri olan sera gazlarının(CO2, SO2, NOx,...) artmasına katkıda bulunmaz.
Örneğin, 40 yıl boyunca çalışan 1000 MW elektrik kapasitesindeki bir nükleer santralin yerine kullanılacak bir kömür santrali, yaklaşık 300 milyon ton sera gazının atmosfere bırakılmasına neden olur. Örnek olarak Muğla’nın Yatağan İlçesi’nde bulunan Termik Santralden 2001 yılının Mayıs ayında yeniden inversiyon (gaz çökmesi) baş göstermiştir. Termik santralin bitişiğinde bulunan Yeniköyde’de etkili olan inversiyon nedeniyle kükürt dioksit oranı 9 850 mikrogram/metreküpe (normal değer olan 400 µg/m3’ün 25 katı) ulaşmıştır.
Nükleer santraller, termik santrallerin aksine, kükürt dioksit, azot oksitler gibi asit yağmurlarına yol açan çeşitli gazları atmosfere bırakmazlar. Aşırı miktarda kül ve kül içindeki zararlı metalleri (özellikle radyoaktif uranyum) üretmezler.
Nükleer Santrallerin Etrafında Yaşayan İnsanlar Ne Kadar Radyasyon Alır?
Dünyada yaşayan her insan, topraktan, uzaydan, kullandığımız elektronik aletlerden kaynaklanan doğal radyasyona maruz kalmaktadır. Bu radyasyonun miktarı, yaşadığımız yöre ve koşullara bağlı olarak yılda yaklaşık 2-3 mSv civarındadır. Buna ek olarak, Nükleer Santrallerden alacağımız radyasyon ise doğal radyasyona göre çok çok küçük seviyede kalmaktadır. Örnek olarak Dünyada en fazla nükleer santralın olduğu Amerika Birleşik Devletleri’nde bu tür santrallerden dolayı halkın doğal radyasyona ek olarak aldığı miktar yılda 0,05 mSv’in altındadır.
Radyasyonla çalışan kişiler için, doğal radyasyonun üzerinde maruz kalınacak maksimum miktar ise, ülkelere göre yıllık 20 ile 50 mSv arasında değişiklik göstermektedir.
Nükleer Reaktörler Enerji Dışında Bir Şey Üretir mi?
Nükleer reaktörler, tıp ve endüstride kullanılan yararlı radyoizotopların üretilmesinde de kullanılırlar. Kanser tedavisinde, boru kaynaklarının tahribatsız muayenesinde kullanılan kobalt-60, tiroit bozukluklarının teşhis ve tedavisinde kullanılan İyot-131, doktorların vücut içini görme amacıyla kullandıkları çeşitli tarayıcı cihazlarda kullanılan teknesyum-99, akciğer havalanmasının ve kan akışının ölçülmesinde yararlanılan ksenon-133, bu izotoplara örnek olarak verilebilir.
Nükleer santrallerde elde edilen fazla enerji ise, ev ve seralarımızın ısıtılması, tuzlu sudan içilebilir su elde edilmesi, petrol üretimi gibi alanlarda kullanılmaktadır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.intekfrm.com
UmuT-21
!!..WeBMaSTeR..!!
!!..WeBMaSTeR..!!
UmuT-21
Erkek
Yaş : 35
Kayıt tarihi : 08/12/07
Mesaj Sayısı : 2051
Bulunduğunuz İl : Önemli olan burda olmak
Meslek/Hobi : Öğrenci
Tuttuğunuz Takım : Adminin takımı olmaz(en azından burda)

Nukleer Enerjİ Vide
MesajKonu: Geri: Nukleer Enerjİ Nukleer Enerjİ EmptyOcak 12th 2008, 00:13

9. NÜKLEER SANTRALLER VE DEPREM

Nükleer santraller, Richter ölçeğine göre 8-8,5 şiddetindeki depremlere dayanıklı olarak inşa edilirler. Nitekim Türkiye’nin Akkuyu’da kurmayı kararlaştırdığı nükleer santral 8 şiddetindeki bir depreme dayanıklı olarak planlanmıştır. Türkiye’de şimdiye kadar olan en büyük deprem 7,8 şiddetindeki 1939 Erzincan depremidir. Akkuyu, Konya ve Karaman’ı da içine alan 6 numaralı deprem bölgesi, bütün tarihi boyunca 6,4 şiddetinden daha büyük bir deprem görmemiştir. Birkaç sene evvel Kobe’yi yıkan, hiç sağlam bina bırakmayan Kobe depreminden, Kobe’nin hemen yanında bulunan iki nükleer santral hiç etkilenmeden işlemeye devam etmişlerdir. ABD’de tam fayın üzerinde nükleer santral vardır ve 8,5 şiddetindeki depremlere dayanacak şekilde inşa edilmiştir. Konu mühendislik meselesidir.

10. RADYOAKTİF ATIKLAR

1 000 MWe gücündeki bir nükleer güç santrali yılda yaklaşık 30 ton (7 m3) yakıt tüketerek 27 ton kullanılmış yakıt üretmektedir. Nükleer güç santrallerinin en önemli problemlerinden biri bu radyoaktif atıklarıdır. 238U’in nötronlarla reaksiyonundan oluşan 239Pu’un yarılanma süresi 24 bin yıldan fazladır ve 235U gibi fisyona uğrar.
235U’in fisyonuyla 200’den fazla radyoaktif ürün oluşur. Bu fisyon parçaları zamanla reaktör kalbinde birikir. Reaktörün işlemesi sırasında tehlikesiz düzeyde radyoaktivite bulaşan elbise, ayakkabı, eldiven gibi eşyalarla bu fisyon parçaları, aktivitelerinin % 98’inden fazlasını kaybetmek üzere santrallerde 10-20 yıl süre ile bekletilir, uzun ömürlü olanlar camlaştırılır, çoğunlukla sıvı olan bu atıklar kademeli olarak kurşun, beton ve korozyona dayanıklı kaplar içine konur ve bu kaplar da jeolojik olarak kararlı bölgelerde, Uluslar Arası Atom Ajansı’nın denetiminde binlerce metre derinlerde hazırlanan beton zırhlı galerilerde saklanır.

İnsanlar Nükleer Güç Santrallerinden Neden Bu Kadar Korkmakta?

İnsanlar genellikle bilinmeyen ve hayal edilen tehlikelerden daha fazla korkma eğilimi taşırlar. Yanlış olmasına ve fiziksel olarak imkansız bulunmasına rağmen bir çok insan nükleer santrallerin bir bomba gibi patlamasından endişe ederler.

Elektrik, buhar makinesi, otomobil, uçak, uzay araştırmaları gibi yirminci yüzyılda ortaya çıkan her yeni teknoloji, başlangıçta birçok tehlikelerle dolu olduğu şeklinde kamuoyuna yansıtılmıştır. Ancak yaşamımıza getirdiği katkılar ortaya çıktıkça bu korkumuz da azalmıştır.
Modern Nükleer santraller bir çok güvenlik sistemiyle donatılmışlardır. Bir sistem tamamıyla arızalansa bile diğeri onun yerine geçecek şekilde tasarlanmışlardır.


Aynı zamanda diğer konvansiyonel elektrik üreten teknolojilerden farklı olarak, yer seçimi, inşaat, işletme ve işletme sonrası sökülme süreçlerinde, bağımsız bir otorite tarafından denetlenirler.


11. NÜKLEER SANTRAL KAZALARI

İnsan yapısı tesislerin arıza ve kaza yapmaları doğaldır. Nükleer güç santrallerinin tarihinde, yani 44 yılda (1957-2001) önemli sayılabilecek üç kaza gerçekleşmiştir. Bunlardan ikisi kısmi (Three Mile Island ve Tokaimura), biri de tam (Çernobil) kazadır.
İlk önemli kısmi nükleer güç santrali kazası, 1979 yılında ABD’de Three Mile Island’da gerçekleşmiştir. Bu kaza radyoaktif sızma şeklinde olmuş ve büyümeden denetim altına alınabilmiştir. Soğutma devresinin bakım görevlisinin hatası sonucu vanaların kapalı tutulmasından kaynaklanan bu kazada ölen veya yaralanan olmamışsa da çevredeki radyoaktif birikintinin temizlenmesi gerekmiştir.
İkinci kısmi nükleer güç santral kazası ise 1999 yılında Japonya’nın başkenti Tokyo’nun 120 km kuzey doğusundaki Tokaimura Nükleer Santral kazasıdır. Bir kişinin ölümü ve 439 kişinin de yüksek dozda radyasyona maruz kalmasına sebep olmuştur.
Çernobil Nükleer Santral Kazası
Ukrayna’daki Çernobil nükleer güç santralindeki kaza, reaktör güvenliği ile ilgili bir test sırasında gerçekleşmişti. Yapılan test, bu tür reaktörlerin kararlı çalışamadığı çok düşük güç seviyesindeydi ve bu seviyede reaktörün güvenlik sistemlerinin devreye girmemesi için, sorumlu operatörler, normalde yapmamaları gerektiği halde acil durum kapama sistemini devre dışı bırakmışlardı. Deney sırasında kalp içi sıcaklıklar güvenli seviyenin üstüne çıktığında ise reaktörü kapatacak ve soğutma sağlayacak sistemler devre dışındaydı. Bu affedilmez hata, buhar basıncının artmasına ve bu yüzden oluşan buhar patlamasıyla birlikte çatının çökmesine yol açtı.
Böylece, reaktör içindeki sıcak grafit direk olarak atmosferle temas eder hale geldi. Havada bulunan oksijenle reaksiyona giren grafitin yanmasıyla reaktör kalbi bütünlüğünü kaybetti ve bu tür Rus reaktörlerinde (RMBK-1000) koruma kabuğunun da olmaması nedeniyle, radyoaktif maddeler dışarı salındı.
26 Nisan 1986, saat 01:23’de olan bu kazanın etkileri çok büyük oldu. Bu kaza, çevredeki halkta ciddi olumsuz sonuçlara yol açan ilk kazaydı. 35 kişi kaza nedeniyle hayatlarını kaybettiler. Uzun dönemde de binlerce insan üzerinde olumsuz etkileri görülmeye devam etmektedir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.intekfrm.com
UmuT-21
!!..WeBMaSTeR..!!
!!..WeBMaSTeR..!!
UmuT-21
Erkek
Yaş : 35
Kayıt tarihi : 08/12/07
Mesaj Sayısı : 2051
Bulunduğunuz İl : Önemli olan burda olmak
Meslek/Hobi : Öğrenci
Tuttuğunuz Takım : Adminin takımı olmaz(en azından burda)

Nukleer Enerjİ Vide
MesajKonu: Geri: Nukleer Enerjİ Nukleer Enerjİ EmptyOcak 12th 2008, 00:14

12. DÜNYADAKİ NÜKLEER GÜÇ SANTRALLERİ



Uluslararası Atom Enerji Ajansı’na göre (1998 sonu), 434 nükleer güç santralı 33 ülkenin 250 farklı bölgesinde işletme halindedir. Ek olarak, 15 ülkede 36 nükleer güç santralinin inşaatı sürdürülmektedir. Dünyada işletme halindeki santraller yaklaşık 350 000 MWe, inşaa halinde olanlar ise yaklaşık 27500 MWe kapasiteye sahiptirler.
Nükleer enerjinin toplam dünya elektrik üretimindeki payı ise yaklaşık %16’dır.



Ek olarak, Dünyada tıb, bilimsel araştırma, enerji, tarım ve endüstrideki ihtiyaçlara destek veren 3000’den fazla nükleer tesis bulunmaktadır (Tablo 1).

Nükleer Güç Santrali Bulunan Belli Başlı Ülkeler

Nukleer Enerjİ 10qw4[img][/img]

Komşularımız arasında Ukrayna’da 16’sı işletme ve 4’ü de inşa halinde olmak üzere toplam olarak 20 tane nükleer güç santrali bulunmaktadır ve Ukrayna toplam elektrik üretiminin % 45,4’ünü nükleer santrallerden sağlamaktadır. Bu rakamlar sırasıyla Bulgaristan için 6 - 0 - % 41,5, Ermenistan için 1 - 0 - % 24,7, Rusya için 26 – 4 - % 13,1, Romanya için 1 - 1 - % 10,3 ve İran için 0 – 2 - 0’dır.
Diğer ülkelerden Fransa için bu rakamlar 58 - 1 - % 75,8, Kore için 14 - 3 - % 41,4, Japonya için 52 - 2 - % 35,9, Macaristan için 4 - 0 - % 35,6, Almanya için 20 - 0 - % 28,3, İngiltere için 35 - 0- % 27,1, Tayvan için 6 - 1 - % 24,8, ABD için 104 - 0 - % 18,7, Romanya için 1 - 1 - % 10,3, Hindistan için 10 - 4 - % 2,5, Pakistan için 1- 1- % 0,7, Kazakistan için 1- 0 - % 0,2’dir
Dünya genelinde yeni kurulacak nükleer santrallerin sayısı sınırlı kalmaktadır. Ancak yeni nükleer santral yapımından vazgeçilmiş de değildir. Konu her ülkenin enerji stratejisine bağlıdır. Mesela Fransa toplam enerji üretiminin % 76’sını nükleer santrallerden sağlamakta ve önemli bir kısmını İngiltere, Almanya, İsviçre gibi ülkelere ihraç etmektedir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.intekfrm.com
UmuT-21
!!..WeBMaSTeR..!!
!!..WeBMaSTeR..!!
UmuT-21
Erkek
Yaş : 35
Kayıt tarihi : 08/12/07
Mesaj Sayısı : 2051
Bulunduğunuz İl : Önemli olan burda olmak
Meslek/Hobi : Öğrenci
Tuttuğunuz Takım : Adminin takımı olmaz(en azından burda)

Nukleer Enerjİ Vide
MesajKonu: Geri: Nukleer Enerjİ Nukleer Enerjİ EmptyOcak 12th 2008, 00:14

13. NÜKLEER ENERJİ VE TÜRKİYE

Türkiye’de 1956 yılında “Atom Enerjisi Komisyonu Genel Sekreterliği” kurulmuş, 1982 yılında yeniden yapılanarak “Türkiye Atom Enerjisi Kurumu”na dönüştürülmüştür. Görevi, nükleer teknolojinin, barışçıl amaçlar için, sağlıklı bir biçimde kullanılmasına ve transfer edilmesine yönelik araştırma, geliştirme ve işbirliği faaliyetlerini yürütmektir. Dikkat edilirse, Türkiye Atom Enerjisi Genel Sekreterliği, ilk ticari nükleer güç santralinin işletmeye açılmasından (1957) bir sene önce (1956) kurulmuştur.
Bu her türlü takdirin üzerinde bir davranıştır. Türkiye’de nükleer santrallerin kurulması kararı ilk kez 1968 yılında III. Beş Yıllık Kalkınma Planında yer almıştır.
IV. Beş Yıllık Kalkınma Planında ise, Mersin-Gülnar’da Akkuyu yöresinde kurulması planlanan nükleer santralin inşasına başlanması öngörülmüş ve 1977 yılında ihale açılmış, ancak sonuca gidilememiştir.
1982 yılında Ulusu Hükümeti, Akkuyu’da iki ve Sinop’ta bir olmak üzere üç nükleer santrali, 1990 yılında hizmete girmek üzere ihaleye çıkarmışsa da amaca ulaşılamamıştır. Nihayet 1 Mart 2000’de Bakanlar Kurulu nükleer santral ihalesine karar vermiş, fakat 8 Nisan 2000’de gene süresiz ertelemeye gidilmiştir. Yani, tüm ihaleler Türkiye için büyük bir hüsranla sonuçlanmış, 100 milyon dolardan fazla para sarf edilmiş, aradan 23 yıl geçtikten sonra tekrar aynı noktaya gelinmiştir.
1970 yılında Güney Kore ile Türkiye’nin nükleer alandaki potansiyeli aynıydı. Türkiye 2001 yılında bir tane bile nükleer santral kuramamışken Güney Kore’de 14 nükleer santral işlemekte, toplam elektrik üretiminin % 41,4’ünü nükleer santrallerden sağlamakta, 3 santralin de inşası devam etmektedir. Bu santrallerden sadece ikisini başkaları, geri kalanını Güney Kore yapmıştır. Bugün Güney Kore dışarıya nükleer güç santralı pazarlayacak duruma gelmiştir.
24 Haziran 2000’de İngiltere’de yayımlanan The Economist dergisi dünyanın teknolojik haritasını çıkarmış, teknolojiyi icat edenler, teknolojiyi kullananlar ve diğerleri şeklinde dünya ülkelerini sınıflandırmış, Güney Kore’yi teknolojiyi icat edenler sınıfına alırken, Türkiye’yi, üçüncü sınıfa, yani teknolojiyi ne icat edebilen ve ne de kullanabilen ülkeler safına dahil etmiştir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.intekfrm.com
UmuT-21
!!..WeBMaSTeR..!!
!!..WeBMaSTeR..!!
UmuT-21
Erkek
Yaş : 35
Kayıt tarihi : 08/12/07
Mesaj Sayısı : 2051
Bulunduğunuz İl : Önemli olan burda olmak
Meslek/Hobi : Öğrenci
Tuttuğunuz Takım : Adminin takımı olmaz(en azından burda)

Nukleer Enerjİ Vide
MesajKonu: Geri: Nukleer Enerjİ Nukleer Enerjİ EmptyOcak 12th 2008, 00:14

14. NÜKLEER ENERJİ TÜRKİYE İÇİN GEREKLİ MİDİR?

Ülkemizde 1999 yılında kişi başına tüketilen elektrik enerjisi 1840 kWh olup dünya ortalaması olan 2200 kWh’ın bile çok altındadır. OECD ülkelerinde ortalama değer 10 000 kWh, Yunanistan’da ise 5000 kWh’dır. Yani bir Yunanlı bir Türk’ün üç katı daha fazla elektrik enerjisi tüketmekte ve daha refah içinde yaşamaktadır. Sadece bu rakamlar bile ülkemizin elektrik enerjisi ihtiyacının ne kadar büyük olduğunu göstermektedir.
Dünya ülkeleri enerji ihtiyaçlarını büyük ölçüde fosil yakıtlardan (kömür, petrol, doğal gaz) veya su gücüyle karşılamaktadır. Gelecek 100 yıl içinde yenilenemez enerji kaynakları olan kömür, petrol ve doğal gazın tükeneceği öngörülmektedir. Sürekli yenilendikleri için yenilenebilir enerji kaynakları olarak adlandırılan hidrolik, güneş, rüzgar, jeotermik, biyokütle, gel-git, dalga ve akıntı enerjilerinin, su hariç olmak üzere dünyada üretilen toplam elektrik enerjisi içindeki payları sadece % 4 kadardır.
Türkiye’nin hidrolik potansiyeli toplam olarak 35 310 MW’dır. Halen işletmede bulunan toplam 125 hidrolik enerji işletmesinin toplam kurulu gücü 11 643 MW olduğuna göre, 2 000 yılı itibariyle toplam hidrolik enerji kapasitemizin % 34’ünden faydalanılmaktadır. İlave projelerle yaklaşık olarak 2020 yılından itibaren toplam işletme sayısı 546’ya çıkarıldığında tüm hidrolik enerji potansiyelinden yararlanılmış olunacaktır.
2000 yılında Ülkemizin taş kömürü, linyit, asfaltit, petrol, doğalgaz, hidrolik, jeotermik, güneş, rüzgar, odun ve hayvan-bitki artıklarından elde edebildiği toplam birincil enerji miktarı 28 464 BTEP (bin ton petrol eşdeğeri)dir. Talep ise 87 449 BTEP’dir. Buna göre enerji kaynakları açısından Ülkemiz zengin değildir ve bu alanda halen % 67 dolaylarında dışa bağımlılık söz konusudur. Enerji açığı taş kömürü, petrol ve doğal gaz ithalatıyla giderilmeye çalışılmaktadır. Dışa bağımlılık zamanla da artmaya devam edecektir.
Türkiye’nin kendi öz kaynaklarıyla ekonomik olarak üretebileceği maksimum elektrik enerjisi, hidrolik kaynaklardan 122 milyar kWh/yıl, termik kaynaklardan 121 milyar kWh/yıl olmak üzere toplam olarak 243 milyar kWh/yıl’dır. DPT verilerine göre, 1999 yılında 118,5 milyar kWh olan toplam elektrik tüketiminin, ortalama % 8 artışla 2005 yılında 195,1 milyar kWh’a, kişi başına elektrik tüketiminin ise 2 773 kWh’e (Yunanistan’ın 1983’deki değeri 2467 kWh) ulaşması beklenmektedir.
2010 yılında ise toplam tüketim 285 milyar kWh olacak, 243 milyar kWh/yıl değeri 42 milyar kWh/yıl aşılmış olacaktır.Yani 2005 yılından sonra tüm yerli kaynaklarımız devreye sokulsa bile bir enerji açığı ile karşılaşmamız kaçınılmazdır. Türkiye’nin enerji ihtiyacını şimdi ve gelecekte kendi öz kaynaklarıyla karşılaması mümkün görülmemektedir. Ülkemiz nükleer enerjiye baş vurmadan hedeflerine ulaşamaz. Bu nedenlerle 2008 yılında 7 017 GWh ve giderek artacak şekilde 2020 yılında 63 159 GWh nükleer enerji üretilmesi planlanmışsa da, son erteleme kararından sonra bu hedeflere ulaşılamayacağı, üzüntü verici de olsa kabul edilmelidir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.intekfrm.com
UmuT-21
!!..WeBMaSTeR..!!
!!..WeBMaSTeR..!!
UmuT-21
Erkek
Yaş : 35
Kayıt tarihi : 08/12/07
Mesaj Sayısı : 2051
Bulunduğunuz İl : Önemli olan burda olmak
Meslek/Hobi : Öğrenci
Tuttuğunuz Takım : Adminin takımı olmaz(en azından burda)

Nukleer Enerjİ Vide
MesajKonu: Geri: Nukleer Enerjİ Nukleer Enerjİ EmptyOcak 12th 2008, 00:15

15. SONUÇ

Enerji stratejik bir nesnedir. Türkiye’nin jeopolitik durumu ve gelişmekte olan bir ülke oluşu, nüfusu, tarihinden miras kalan Ortadoğu, Balkanlar, Kafkasya ve Türk Cumhuriyetlerine yönelik görevleri, nükleer teknoloji alnında dünyadaki gelişmeler, ülkemizin bir an önce nükleer teknolojiye geçmesini zorunlu kılmaktadır. Bunun birinci adımı ise nükleer santraller kurmaktan geçer.
Konuyu, Yunanistan’da yayımlanan İkonomikos Gazetesi’nin Temmuz-1983 tarihli sayısında, “Türkiye Atom Bombası Yapacak” başlığıyla yayımladığı bir haber-yorum yazısı ile kapatalım.
İkonomikos Gazetesi bu yazısında, Türkiye’nin nükleer santrallerle ilgili siparişinin 4,5 milyar dolar kadar büyük meblağlı olmasına rağmen yabancı firmaların karar verme hususunda düşünmelerinin nedeninin, Türkiye’nin atom bombası yapması ihtimali olduğu ve bu santrallerden alacağı güçle Ortadoğu ve Ege’de sorunlar yaratabilecek Türkiye’ye fırsat verilmesinin istenmediği belirtilmiş, İslam Ülkelerine bu kadar yakın olan Türkiye’nin bölgede süper devlet durumuna getirilmesine karşı İsrail’in itirazının bulunduğu ve AET’nin de nükleer santral yapımına karşı olduğu kaydedilmiştir. Yunanistan Savunma Bakanı Yanis Yarviçyonis ise “Akdeniz’de Güvenlik” konulu toplantıda benzer iddiaları ileri sürmüştür.
Yunanistan Türk turizmini baltalamak için de harekete geçmiş, Akkuyu’da yapılacak nükleer santralin turizm bölgesinde olduğunu ve çevresel zararının çok büyük olacağını savunarak bastırdığı broşürleri bütün turizm bürolarına ve elçiliklere göndermiştir. Yunanistan Ege Bakanı Elisavet Papazoi de şu görüşleri dile getirmiştir: “Santral bütün bölge için bir tehdittir. Santralin inşa edileceği yer deprem riski yüksek bir bölge olmasına karşın bu gerçek göz ardı edilmektedir. Nükleer atık sorununa ek olarak ortaya çıkacak bir kazadan bütün bölge ülkeleri anında etkilenecektir.

Türkiye, santralı uluslararası standartlara göre güvenle işletecek bilgi ve teknolojik birikimden yoksundur. Dahası, Türkiye’nin bölgede baskın askeri güç olma tutkusunun getirdiği tehdit, uluslararası hukuka gösterdiği sınırlı saygısıyla da güçleniyor. Uluslararası Non Proliferation anlaşmasını imzalamış olması, nükleer santralın başka amaçlarla da kullanılmamasını garanti etmez. Bütün ülkeleri, nükleer santral yapımına engel olacak çalışmalara katılmaya ve Türkiye’ye teknoloji ve parasal yardım yapmamaya davet ediyoruz.”(1).

1. Prof. Dr. Ali Rıza BERKEM, “Nükleer Santral Nihayet Kuruluyor mu?”, Kimya ve Sanayi, 36, 201-204, 12-25, Mayıs 2000.

Tablo 1. Dünyada Nükleer Güç Santralı Kullanan Ülkeler
(Toplam elektrik üretimindeki paylarına göre sıralı, 1998 sonu)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.intekfrm.com
UmuT-21
!!..WeBMaSTeR..!!
!!..WeBMaSTeR..!!
UmuT-21
Erkek
Yaş : 35
Kayıt tarihi : 08/12/07
Mesaj Sayısı : 2051
Bulunduğunuz İl : Önemli olan burda olmak
Meslek/Hobi : Öğrenci
Tuttuğunuz Takım : Adminin takımı olmaz(en azından burda)

Nukleer Enerjİ Vide
MesajKonu: Geri: Nukleer Enerjİ Nukleer Enerjİ EmptyOcak 12th 2008, 00:15

Nukleer Enerjİ 11rs8
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.intekfrm.com
_SuSKUN_
!!..SüPéR ÆDMiN..!!
!!..SüPéR ÆDMiN..!!
_SuSKUN_
Erkek
Yaş :
Kayıt tarihi : 12/03/08
Mesaj Sayısı : 607
Bulunduğunuz İl : burda olmak önemli
Meslek/Hobi : web tasarım
Tuttuğunuz Takım : intekli

Nukleer Enerjİ Vide
MesajKonu: Geri: Nukleer Enerjİ Nukleer Enerjİ EmptyNisan 26th 2008, 09:21

tşk ederim çook iyi paylaşım...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Nukleer Enerjİ

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
İnTeRNeT TeKNoNoJi KuRuMLaRı FoRMu :: _---------- ۩۞۩๑DöNeM ÖDeVLeRi ۩۞۩๑------------_ :: FİZİK -